LEARNING FROM ISTANBUL
The Use and Appropriation of Urban Space
Doğaçlama ve seyyar: Sokak satıcıları, ayakkabı boyacıları ve bıçak bileyiciler her gün İstanbul sokaklarına akın ediyor, yayılıyor ve yine geri çekiliyorlar. Kentsel boşluklar dolduruluyor ve eşik bölgeler sahipleniliyor. İstanbul sokaklarında gayrı resmi yapılanmalarla çeşitli ihtiyaç talebine cevap veriliyor, hizmet gereksinimleri tatmin ediliyor ve yeni yaşam alanları kuruluyor. Edimsel icraatlar kentin çehresini belirlemekte büyük öneme sahiptirler.
“Learning from Istanbul – Kamusal Alanın Tahsis ve Kullanımı” sergisi, çok kapsamlı bir olgudan kesitler sunuyor. Kent genelinde sahip oldukları sosyal ve ekonomik önemi vurgulamak için bu fevkalade yapılara detaylı bir gözle bakıyor. Sınırları aşan devlet müdahalesinin yokluğu ve Türklerin kamusal alanları sahiplenme anlayışı, kent sakinlerine mahallelerini kendi ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirebilmeleri için halen yeterince hareket alanı bırakıyor. Kökleşmiş bu yapılar uluslararası yatırım baskısına ve muhtemel bir AB üyeliği halinde değişen talimatlara dayanabilecekler mi? Orta Avrupa kent alanlarındaki sosyal ve estetik erozyona bir cevap teşkil edebilirler mi?
„Yoldaşlar“, “Boşluk doldurucular”, “Planörler”, „Birleştiriciler “ ve „Göçmenler “ –serginin tipolojileri– bu ve diğer soruları cevaplamış durumdalar. Bu Kendi-işini-kendin-gör-kenti (veya: gayrı resmi kent / doğaçlama kent) geleceğin kent söylemlerinde aykırı olarak değil, her bir metropolün aşikar bir parçası olarak görülmeli ve yaşanmalıdır.